Актуальные вопросы тюркологических исследований

International scientific conference XIX Ivanov Memorial Lectures 26 Viktor G. Guzev Rus ve Türk Dilbiliminde Çatı (Diathesis) Kavramı Üzerine XX. asrın ilk yarısında çatı kavramı [1], Akademisyen V. V. Vinogradov tarafından ele alınıp etraflıca incelenmiş ve genelleştirilmiştir. Gerçekte bu kavram, Rus dilbiliminde yeni değildir, Rusya’nın eski dönemlerinden beri bilinmektedir. Rusya’da bu kavramdan ilk kez Meletiy Smotritskiy (1577–1633) bahseder. Onun gramerinde çatı kavramı öğreti haline getirilip geliştirilmiştir. Çatı (Rus. залог [zalog]) terimi, Yunanca diathesis kelimesi ile ilgilidir. Bu dilde söz konusu kelime, nesnel gerçeklikteki “eylem (hareket)” ile “eden (fâil)” arasındaki bağıntıların karşılayıcısıdır. Rusçada çatı kategorisi kavramı da bu yönde şekillenmiş ve kabul görmüştür. Ancak dilbiliminde eski zamanlardan günümüze kadar geçen süre zarfında söz konusu terimin içerik ve işlevlerine ilişkin farklı görüşler, çelişkili anlayışlar da doğmuştur [2]. Bugünlere değin Rusçanın gramerlerinde çatı kavramının tarihsel gelişimi üzerine gerçekleştirilen araştırmalar, bu kavramın dilin anlamlar sistemi içinde yer aldığı, diğer kavramlarla bağıntılı olduğu ve bu nedenle birlikte incelenmeleri gerektiği görüşünü öne çıkarmaktadır. Ancak teorik dil çalışmalarının bulguları ışığında derinlik kazanan çatı kavramı, Jan Baudouin de Courtenay / İvan A. Boduen de Kurtene’nin (1845–1929) dilbilimi alanındaki buluşlarıyla yakından ilgili değildir. Baudouin öğretisinin gereğince anlaşılamamış olması nedeniyle bazı dilciler tarafından söz konusu buluşların göz ardı edildiği, bu tutumun günümüzde dahi devam etmesinden kaynaklanan ihmallerin olduğu burada ifade edilmelidir. Bizce Baudouin öğretisi bilinmeden çatı kavramı doğru bir şekilde anlaşılamaz. Bilindiği gibi, J. Baudouin de Courtenay’nin köklü buluşlarının başında (genellikle Ferdinand de Saussure ile ilişkilendirilen ya da ona atfedilen) dil ( dil sistemi ) ile söylem ( söz , söylev ) gerçeğinin farklı alanlar olduğu ve ayrı ayrı incelenmeleri gerektiği anlayışı yer almaktadır [3]. Bu görüş, çağdaş dilbiliminde dilin kavramlar sisteminin kuruluşuna yansımıştır. Buna göre dil ( dil sistemi ), “dilleşmiş” (J. Baudouin de Courtenay) düşünme ediminin bir kısmı, bildirişim etkinliğinin ayrılmaz, ideal mekanizması olan bir

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=